Bir bıçak saplandı mı hiç kalbine ?
Söyleyeceklerin
düğümlendi mi hiç boğazına, yutkunamadığın oldu mu ?
Yazamadığın oldu mu
hiç senin; ya hareket edemediğin ?
Benim oldu..
İnsan çok sevince
konuşamıyormuş meğer..
Kasım'ı bekliyorum
büyük umutlarla ve dahası çok büyük bir özlemle..
Seviyorum yağmurunu,
soğuğunu, hissettirdiklerini ve bana hatırlattığı o güzel geçmişimi..
Tutunacak bir tek
Kasımım var çünkü o da yılda bir kez geliyor ve namussuz çok da kısa sürüyor,
kelebeğin ömrü misali..
Ama bitsin
istemiyorum çünkü ben Aralığı sevmiyorum.. Neden mi ?
Ayrılığı
çağrıştırdığı için, koca seneyi bir çırpıda harcadığı için, hayatıma hep
dayatmalarla girdiği için, ben daha çocukken bana attığı büyük kazık için, ve
en fenası daha sonra da hep kazık attığı için..
Islanmak istiyorum,
üşümek istiyorum, yorganın altına gizlenmek istiyorum.. Ben Kasımı çok
seviyorum..
Hergün biraz daha
tükendiğimi hissediyorum, hergün biraz daha yorulduğumu farkediyorum, hergün
daha çok sevdiğimi anlıyorum ve hergün daha çok özlüyorum; daha da çok..
Çok çok daha da çok..
Ama prangalarımdan
kurtulamıyorum..
Ben hergün biraz daha
ölüyorum..
Bir sıkımlık kurşunum
kaldı, onu da ıskalatma bana ne olur Kasım.. Çünkü tekrar ayağa kalkacak gücüm
yok, beni bu sefer çok yorma olur mu Kasım?
Geleceksen herşeyini
bırak gel, terliklerinle gel mesela, yalınayak ve sade..
Geçmişini ve
geçmişimi ardında bırakarak, ıslanmayı göze alarak gel..
Yağmur altında
beraber ağlamayı düşleyerek..
Mesela ilk
buluştuğumuz tarihte ve aynı yerde.. Kimbilir belki yağmur da bizimle olur..
Kimbilir..
Kimbilir..
Ben o gün, orada,
senin iskeleden çıktığın yerde yine o bankın üzerinde olacağım.. Saat tam
10:00'da.. Başımı iki elimin arasına alarak ve yağmurun yağmasını bekleyerek..
Beraber ıslanalım mı
yine? Hemde hiçbir şey olmamış gibi..
Sabırsızlıkla bekliyorum seni..Çünkü o bıçağı yerinden ancak sen
çıkarabilirsin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder