Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Mart 2013 Cuma

Benim Adım Cennet




8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde doğmuşum, annem için güzel bir hediye olduğunu düşünmüşümdür hep..

Biscolata erkeklerine tepki olarak doğdum ve aslında hala tepkiliyim, az biraz göbek ve kısmen azalmış saçlara sahibim, ha bir de artık kırlaşmaya başlamış sakallara..

Havada uçabiliyor ve su üzerinde yürüyebiliyorum çünkü ben bir balığım..

Çok güzel bir çocukmuşum, sapsarı saç ve pembe yanaklar. Maskot gibi parmakla gösterildiğim için bana nazar değdiğine inanırım, genel olarak nazara çok inanırım..

Daha 7 yaşında vücudumun bir tarafını kaybettim ama tebessüm etmekten asla vazgeçmedim..

Tırnaklarımı kendim kesemiyorum, ayakkabımı kendim bağlayamıyorum belki ama gülümsemeyi çok seviyorum..

Çocukluğumu çok özledim; mutluydum. Aslında hala biraz çocuğum ve büyümek de istemiyorum..

Hastalığı ne olursa olsun, insanları iyileştirecek en iyi tedavi şeklinin "sevgi" olduğuna inanıyorum..

Çok konuşan biri değilim, her şeyi her yerde konuşan biri hiç değilim, aslında ketum bile sayılırım. Artık daha fazla dinliyor ve mümkün olduğunca da az konuşuyorum. Konuştuğum kelimelerin havada asılı kaldığını ve gün gelip bunların hepsini ilahi bir gücün bana dinleteceğine inanıyorum, ahmakça..

Edebiyata ezelden beri ilgim var, yazmayı çok seviyorum. Gün yüzüne çıkmamış ve kimse tarafından okunmamış onlarca yazım ve kafamın içinde binlerce kelime var, yeter ki onları doğru yerlere yerleştirebileyim. Gece ve sigara yazmam için yeterli bana..

Çayı ve kahveyi şekersiz içiyorum, doğal ve saf olan her şeyi seviyorum. Mesela makyajsız, pijamalı, kurşun kalem ile tutturulmuş topuzu olan bir kadın kutsaldır benim için, çünkü doğaldır. Ayrıca ayağında Converse olan kadın, 10 cm. topuklu ile gezen hanım kızımızdan hep daha sempatik gelir bana..

Bir de not; hamur işi ve kırmızı ete dayanamıyorum, bu konuda çok iradesizim kabul ediyorum. Hele sakatat olursa günde birçok öğün yiyebilirim..

Belirli bir felsefesi olan adamları seviyorum, beğenirsin veya beğenmezsin ama belirli bir duruşu olan adam her zaman için oynak adamdan daha iyidir..

"Teşekkür ederim" ve "özür dilerim" benim için çok çok önemli ifadeler. Özenli kullanmaya çalışıyorum, zira kullanıldığı ve / veya kullanılmadığı cümleler ciddi dert açabilir bir insanın başına..

Soğuğu ve yağmuru çok seviyorum. Soğuktan ellerini veya ayaklarını birbirine sürtmek, sıcak yüzünden oflayıp poflamaktan hep daha samimi gelmiştir bana, ayrıca ıslanmasını bilirsen yağmur çok güzeldir..

Paraya hayatım boyunca değer vermedim, hala vermiyorum. Huzurlu ve mutlu olduğum ortamda paraya ihtiyacım yok benim. Bana para lazımsa; bilin ki ben o parayı kendim için değil çevremdekiler için harcarım..

Yalan söylemem demiyorum ama yalan söylemeyi beceremiyorum. Ben yalan söylersem vücut dilim bunu kendiliğinden belli edecektir; valla bak..

Hayatımın her aşamasında aklımla değil kalbimle hareket ettim. Pişman mıyım; hayır değilim. Fakat şunu çok iyi öğrendim ki mantığını çok kullanmayanlar daha çok hata yapıyor..

Bana samimiyetsiz ve yapmacık olduğumu söyleyecek kimse yoktur herhalde. Bu huyumla gurur duyuyorum. Ayrıca sarılmanın sonsuz büyüsüne inanıyorum..

Ağlarken gülebilme ve gülerken de ağlayabilme yeteneğine sahibim. Ayrıca ağlayan insanı çok güzel güldürebilir ve kahkaha atan insanı bir dakika içinde ağlatabilirim..

Kabul ediyorum, hayvanlardan korkuyorum. Evimde hayvan-lar besliyorum ama göz göze, diz dize bir münasebetimiz olmadı henüz hiçbiri ile, kodum bozuk üzgünüm. Ama onlara eziyet edilmesine dayanamıyorum..

Bir çocuklara kıyamam, bir de bir garibanlara. Bir çocuk sevindirmenin, insanı çok güzelleştiren bir eylem olduğuna inanıyorum..

Evcimenim, hem de çok. Rahat rahat, evden çıkmayarak bir hafta yaşayabilirim. Bir sağıma dönerim, bir de soluma; işte benim için en uzak mesafe bu. Böyle de miskin bir insanım..

Kalabalık ortamları sevmiyorum, hele iş toplantılarını hiç sevmiyorum. Kalabalık arttıkça samimiyetin azaldığına inanıyorum..

Eskiden çok sessiz uyur ve horlama nedir bilmezdim. Artık zaman zaman kendi horlama sesime uyanabiliyorum, sanıyorum yaşlanıyorum..

İnsan ayrımı yapmıyorum. Benim için ailem ne ise, etrafımda olan kişiler de odur. Sahiplenme şeklim insanlara garip gelebilir; kimi zaman..

İtiraf etmeliyim; sürekli mız-mız olan ve negatif insanları da sevmiyorum. Ağlamak güzeldir ama yaşam biçimi yapılmadığı müddetçe..

Cümle içinde kullanılış şekli ne olursa olsun birbirlerine "efendim" diye hitap eden insanlara çok kızıyorum. Kölelik kalkalı çok oldu ve çok iyi biliyorum ki kimse kimsenin efendisi değil; menfaatleri çakışsa bile..

Behzat Ç. ve Leyla ile Mecnun izliyor ve bundan da çok büyük keyif alıyorum. Kaprissiz, kibirsiz ve olduğu gibi görünen insanların komik ve güzel hikayeleridir bunlar. Söylemiştim; gülmeyi çok seviyorum..

İlk kahramanım Barış Manço ve süper kahramanım da Vendetta benim. Onlar gibi olmayı çok istedim..

Beşiktaşlı'yım ve bununla gurur duyuyorum. Ezilenin yanında yer almayı ve kaybetmekten korkmamayı çok küçük yaşta seçtim. Kazananların değil, kaybettiğinde ağlamayanların takımıdır Beşiktaş..

Futbolu çok seviyorum ama herkesle tartışmam. Bununla beraber siyaset ve din konularını da herkesle konuşmam. Ülkemde insanların en çok fikir yürüttüğü konularda neden bu kadar az bilgiye sahip olduklarını da hala anlayabilmiş değilim..

Futbola ve otomobillere düşkünlüğüm var ama ne bir halı saha maçı yapacak yetkinliğim ne de bir otomobil kullanacak kanuni iznim var. Kendi içinde böyle de dengesiz bir insanım..

Umarsız biri olmayı çok istedim ama beceremedim. Kendimi umarsız gibi hissettiğim anlarda "ben" olmaktan çıktığımı düşünürüm hep. Duyarlı olmak benim için çok önemli; her olayda..

Adaletsizliğe ve haksızlığa gelemiyorum. Bu durumlarda tepkim sınırları zorlayabilir..

Agresif bir yapımın olduğu doğrudur, bazen ben bile kendimden çok korkuyorum. Çevremdekilerin de benden çekiniyor olmaları o kadar doğal ki. İnsanlarla arama çok ciddi mesafeler koyabiliyorum..

Artık daha sakin yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince ve sindire sindire..

Hata yapmaktan korkmuyorum, dolayısı ile kaybetmekten hiç korkmuyorum. Kaybetmeyi kabullenmenin çok gerekli bir erdem olduğunu düşünürüm; zaten sürekli kazananlar aslında çokça kaybedenler değil midir? Neler kazandığın, kaybettiklerinin bilançosu ortaya çıktığında belli olmaz mı?

O kadar çok düştüm ki bu hayatta, artık düşmekten de korkmuyorum. Çünkü her seferinde ayağa kalktım, yine kalkarım..

Ölümden korkmuyorum ve bu yüzden yeteri kadar gözü kara olduğum söylenebilir; hem de her anlamda !.. Yeter ki sonuçlarına değecek bir şey olsun. Yaşarken, imkanlarımın hakkını verdiğini düşünüyorum özellikle çevremdekiler için. İnsanları mutlu edebildiysem ve yardım edebildiysem ihtiyacı olanlara, anlatabildiysem kendimce doğruyu ve yanlışı öğrenme hevesi olanlara, yaşadığım ömür yeterlidir benim için..

Çok güzel bir aşk yaşadım. Bu duyguyu yaşayamadan ölüp giden milyonlarca insan varken bu dünyada, yaşadığım şeyler yüzünden büyük bir şükür borçluyum Allah'a. O kadar güzeldi ki herşey, üzerine tekrar kimseye aşık olmak istemedim, kimseye, hem de hiç kimseye. İmkanım olsa birgün Onunla tekrar tanışmak isterim, en baştan, taa en baştan; ama başka bir zamanda ve başka bir dünyada. Aşka hala çok inancım var fakat hayatıma kimse girsin istemiyorum. Net !..

Yalnızlığı seviyorum ve kimseye ihtiyacım yok, artık bunu çok daha net olarak anladım. Sanıyorum bu şekilde göç edeceğim bu dünyadan..

Normal biri değilim, biliyorum ama utanmıyorum. Standart, o sokakta gördüğümüz birbirine çok benzeyen insanlardan olmak istemiyorum. Hiçbir zaman da normal bir insan olmak istemedim..

Şairin dediği gibi yolun yarısına yaklaşıyorum ama hiç de yarısı değilmiş gibi, sanki her an gidecekmişim gibi..

Benim adım cennet..
Bugün benim doğum günüm..