8 Mart Dünya Kadınlar
Günü’nde doğmuşum, annem için güzel bir hediye olduğunu düşünmüşümdür hep..
Biscolata erkeklerine
tepki olarak doğdum ve aslında hala tepkiliyim, az biraz göbek ve kısmen
azalmış saçlara sahibim, ha bir de artık kırlaşmaya başlamış sakallara..
Havada uçabiliyor ve
su üzerinde yürüyebiliyorum çünkü ben bir balığım..
Çok güzel bir
çocukmuşum, sapsarı saç ve pembe yanaklar. Maskot gibi parmakla gösterildiğim için
bana nazar değdiğine inanırım, genel olarak nazara çok inanırım..
Daha 7 yaşında
vücudumun bir tarafını kaybettim ama tebessüm etmekten asla vazgeçmedim..
Tırnaklarımı kendim
kesemiyorum, ayakkabımı kendim bağlayamıyorum belki ama gülümsemeyi çok seviyorum..
Çocukluğumu çok
özledim; mutluydum. Aslında hala biraz çocuğum ve büyümek de istemiyorum..
Hastalığı ne olursa
olsun, insanları iyileştirecek en iyi tedavi şeklinin "sevgi"
olduğuna inanıyorum..
Çok konuşan biri
değilim, her şeyi her yerde konuşan biri hiç değilim, aslında ketum bile
sayılırım. Artık daha fazla dinliyor ve mümkün olduğunca da az konuşuyorum.
Konuştuğum kelimelerin havada asılı kaldığını ve gün gelip bunların hepsini
ilahi bir gücün bana dinleteceğine inanıyorum, ahmakça..
Edebiyata ezelden
beri ilgim var, yazmayı çok seviyorum. Gün yüzüne çıkmamış ve kimse tarafından
okunmamış onlarca yazım ve kafamın içinde binlerce kelime var, yeter ki onları
doğru yerlere yerleştirebileyim. Gece ve sigara yazmam için yeterli bana..
Çayı ve kahveyi
şekersiz içiyorum, doğal ve saf olan her şeyi seviyorum. Mesela makyajsız,
pijamalı, kurşun kalem ile tutturulmuş topuzu olan bir kadın kutsaldır
benim için, çünkü doğaldır. Ayrıca ayağında Converse olan kadın, 10 cm.
topuklu ile gezen hanım kızımızdan hep daha sempatik gelir bana..
Bir de not; hamur işi
ve kırmızı ete dayanamıyorum, bu konuda çok iradesizim kabul ediyorum. Hele
sakatat olursa günde birçok öğün yiyebilirim..
Belirli bir felsefesi
olan adamları seviyorum, beğenirsin veya beğenmezsin ama belirli bir duruşu
olan adam her zaman için oynak adamdan daha iyidir..
"Teşekkür
ederim" ve "özür dilerim" benim için çok çok önemli ifadeler.
Özenli kullanmaya çalışıyorum, zira kullanıldığı ve / veya kullanılmadığı
cümleler ciddi dert açabilir bir insanın başına..
Soğuğu ve yağmuru çok
seviyorum. Soğuktan ellerini veya ayaklarını birbirine sürtmek, sıcak yüzünden
oflayıp poflamaktan hep daha samimi gelmiştir bana, ayrıca ıslanmasını bilirsen
yağmur çok güzeldir..
Paraya hayatım
boyunca değer vermedim, hala vermiyorum. Huzurlu ve mutlu olduğum ortamda
paraya ihtiyacım yok benim. Bana para lazımsa; bilin ki ben o parayı kendim
için değil çevremdekiler için harcarım..
Yalan söylemem
demiyorum ama yalan söylemeyi beceremiyorum. Ben yalan söylersem vücut dilim
bunu kendiliğinden belli edecektir; valla bak..
Hayatımın her
aşamasında aklımla değil kalbimle hareket ettim. Pişman mıyım; hayır değilim.
Fakat şunu çok iyi öğrendim ki mantığını çok kullanmayanlar daha çok hata
yapıyor..
Bana samimiyetsiz ve
yapmacık olduğumu söyleyecek kimse yoktur herhalde. Bu huyumla gurur duyuyorum.
Ayrıca sarılmanın sonsuz büyüsüne inanıyorum..
Ağlarken gülebilme ve
gülerken de ağlayabilme yeteneğine sahibim. Ayrıca ağlayan insanı çok güzel
güldürebilir ve kahkaha atan insanı bir dakika içinde ağlatabilirim..
Kabul ediyorum,
hayvanlardan korkuyorum. Evimde hayvan-lar besliyorum ama göz göze, diz dize
bir münasebetimiz olmadı henüz hiçbiri ile, kodum bozuk üzgünüm. Ama onlara
eziyet edilmesine dayanamıyorum..
Bir çocuklara
kıyamam, bir de bir garibanlara. Bir çocuk sevindirmenin, insanı çok
güzelleştiren bir eylem olduğuna inanıyorum..
Evcimenim, hem de
çok. Rahat rahat, evden çıkmayarak bir hafta yaşayabilirim. Bir sağıma dönerim,
bir de soluma; işte benim için en uzak mesafe bu. Böyle de miskin bir insanım..
Kalabalık ortamları
sevmiyorum, hele iş toplantılarını hiç sevmiyorum. Kalabalık arttıkça
samimiyetin azaldığına inanıyorum..
Eskiden çok sessiz
uyur ve horlama nedir bilmezdim. Artık zaman zaman kendi horlama sesime
uyanabiliyorum, sanıyorum yaşlanıyorum..
İnsan ayrımı
yapmıyorum. Benim için ailem ne ise, etrafımda olan kişiler de odur. Sahiplenme
şeklim insanlara garip gelebilir; kimi zaman..
İtiraf etmeliyim;
sürekli mız-mız olan ve negatif insanları da sevmiyorum. Ağlamak güzeldir ama
yaşam biçimi yapılmadığı müddetçe..
Cümle içinde
kullanılış şekli ne olursa olsun birbirlerine "efendim" diye hitap
eden insanlara çok kızıyorum. Kölelik kalkalı çok oldu ve çok iyi biliyorum ki
kimse kimsenin efendisi değil; menfaatleri çakışsa bile..
Behzat Ç. ve Leyla
ile Mecnun izliyor ve bundan da çok büyük keyif alıyorum. Kaprissiz, kibirsiz
ve olduğu gibi görünen insanların komik ve güzel hikayeleridir bunlar.
Söylemiştim; gülmeyi çok seviyorum..
İlk kahramanım Barış
Manço ve süper kahramanım da Vendetta benim. Onlar gibi olmayı
çok istedim..
Beşiktaşlı'yım ve
bununla gurur duyuyorum. Ezilenin yanında yer almayı ve kaybetmekten korkmamayı
çok küçük yaşta seçtim. Kazananların değil, kaybettiğinde ağlamayanların
takımıdır Beşiktaş..
Futbolu çok seviyorum
ama herkesle tartışmam. Bununla beraber siyaset ve din konularını da herkesle
konuşmam. Ülkemde insanların en çok fikir yürüttüğü konularda neden bu kadar az
bilgiye sahip olduklarını da hala anlayabilmiş değilim..
Futbola ve
otomobillere düşkünlüğüm var ama ne bir halı saha maçı yapacak yetkinliğim ne
de bir otomobil kullanacak kanuni iznim var. Kendi içinde böyle de dengesiz bir
insanım..
Umarsız biri olmayı
çok istedim ama beceremedim. Kendimi umarsız gibi hissettiğim anlarda
"ben" olmaktan çıktığımı düşünürüm hep. Duyarlı olmak benim için çok
önemli; her olayda..
Adaletsizliğe ve
haksızlığa gelemiyorum. Bu durumlarda tepkim sınırları zorlayabilir..
Agresif bir yapımın
olduğu doğrudur, bazen ben bile kendimden çok korkuyorum. Çevremdekilerin
de benden çekiniyor olmaları o kadar doğal ki. İnsanlarla arama çok ciddi
mesafeler koyabiliyorum..
Artık daha sakin
yaşamaya çalışıyorum elimden geldiğince ve sindire sindire..
Hata yapmaktan
korkmuyorum, dolayısı ile kaybetmekten hiç korkmuyorum. Kaybetmeyi
kabullenmenin çok gerekli bir erdem olduğunu düşünürüm; zaten sürekli
kazananlar aslında çokça kaybedenler değil midir? Neler kazandığın,
kaybettiklerinin bilançosu ortaya çıktığında belli olmaz mı?
O kadar çok düştüm ki
bu hayatta, artık düşmekten de korkmuyorum. Çünkü her seferinde ayağa kalktım,
yine kalkarım..
Ölümden korkmuyorum
ve bu yüzden yeteri kadar gözü kara olduğum söylenebilir; hem de her anlamda
!.. Yeter ki sonuçlarına değecek bir şey olsun. Yaşarken, imkanlarımın hakkını
verdiğini düşünüyorum özellikle çevremdekiler için. İnsanları mutlu
edebildiysem ve yardım edebildiysem ihtiyacı olanlara, anlatabildiysem kendimce
doğruyu ve yanlışı öğrenme hevesi olanlara, yaşadığım ömür yeterlidir benim
için..
Çok güzel bir aşk
yaşadım. Bu duyguyu yaşayamadan ölüp giden milyonlarca insan varken bu dünyada,
yaşadığım şeyler yüzünden büyük bir şükür borçluyum Allah'a. O kadar güzeldi ki
herşey, üzerine tekrar kimseye aşık olmak istemedim, kimseye, hem de hiç
kimseye. İmkanım olsa birgün Onunla tekrar tanışmak isterim, en baştan, taa en
baştan; ama başka bir zamanda ve başka bir dünyada. Aşka hala çok inancım var
fakat hayatıma kimse girsin istemiyorum. Net !..
Yalnızlığı seviyorum
ve kimseye ihtiyacım yok, artık bunu çok daha net olarak anladım. Sanıyorum bu
şekilde göç edeceğim bu dünyadan..
Normal biri değilim,
biliyorum ama utanmıyorum. Standart, o sokakta gördüğümüz birbirine çok
benzeyen insanlardan olmak istemiyorum. Hiçbir zaman da normal bir insan olmak
istemedim..
Şairin dediği gibi
yolun yarısına yaklaşıyorum ama hiç de yarısı değilmiş gibi, sanki her an
gidecekmişim gibi..
Benim adım cennet..
Bugün benim doğum günüm..